Fatih Terim, Mancini ve Ünal Aysal. Suçlu Kim?...

Transferde
macera aramamak esastır...
Takıma
en yararlı olacak futbolcuyu bulabilmek önemlidir...
Tabi
eğer Teknik Direktör gerekiyorsa da Takımın işleyen düzenine uyum
sağlayabilecek, işleyen bir çarkı yine aynı işlevsellikle döndürebilecek ve
başarıyı yakalayabilecek bir Teknik Direktörü bulabilmek esastır...
Yoksa,
senin yiyecek ekmeğin yok iken gidip de ÇİLEK(!) alırsan, karnı tok, sırtı pek,
görev aldığı son iki yılın şampiyonu takımı küçümseyen bir Teknik Direktör
getirirsen olacağı budur. Yani Galatasaray’ın şu an düştüğü durum budur...
Sakın
kimse Türkiye Kupasını aldık diye bu sezon “Galatasaray
başarılıdır” demeye kalkmasın. Çünkü görüyoruz ki birileri aylardır hep
bardağın dolu tarafına bakıyor, her ne hikmetse o bardağın aylardır azar azar
boşaltıldığını bir türlü görmek istemiyor...
Ben, inanıyorum ki
bırakın Galatasaraylılığı, bir profesyonel olarak bile Başkan Ünal Aysal eminim
ki yaptıklarının yanlış olduğunu anlamıştır ve verdiği kararlardan da çok
pişmandır...
Şahsen, eğer geriye
dönme ve olayları yeniden yaşama imkanı olsa başkan çok daha başka kararlar
verirdi, tercihleri çok daha başka olurdu diye düşünüyorum...
Yine
inanıyorum ki kişisel olarak Fatih Terim ile yıldızları barışmasa bile Galatasaray’ın
bu günkü durumunu görmek yerine yine Galatasaray’ın çıkarları uğruna onun
arkasında durur, transferde onun önceliklerine onay verir Sneijder ve Drogba transferinden önce kaliteli bir sol bek ve de iyi
bir stoper transferi yapardı diyorum...
Hatta
bu günleri öngörebilseydi Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak ve Adnan Öztürk’ü
yönetim Kurulundan çıkarmaz, Genel Kurula da gitmezdi diye iddia ediyorum...
------------------------------------------
Yoksa bu dünyada
hiç, ama hiç kimse Drogba’nın da, Sneijder’in de iyi, kariyerli, kaliteli
futbolcular olmadığını söylemez, söyleyemez...
Ama bir gerçek var
ki ikisi de Başkan’ın dediği gibi Galatasaray için pastanın üstündeki çilek
idi. Fakat asıl önemlisi bizim pasta daha tamamlanmamıştı.
Çünkü, sol bek,
stoper sorunu halledilememiş, hatta Arda’nın boşluğu bir türlü
doldurulamamıştı...
Ve dünyada hiç kimse
Mancini’nin futboldan anlamadığını, İyi bir Teknik Direktör olmadığını
söyleyemez, iddia edemez. Çünkü her nasılsa çalıştırdığı kulüpler ve nasıl
olursa olsun kazandırdığı şampiyonluklar ortada...
Ama,
yine bir gerçek var ki o da Galatasaray’a çok büyük ümitlerle alınan fakat
Galatasaray’a bir türlü katkı sağlayamayıp ayrılmak zorunda kalan bazı
futbolcular (Elano, Misimoviç, Lincoln
ve diğer bazı futbolcular) gibi Galatasaray’a uyum sağlayamayan bir Teknik
Direktör oldu. Mantalitesi çok farklı...
Çünkü
her şeyiyle bizlerden çok farklı bir yapısı var...
Bizim
sinirlerimizin tavan yaptığı (Chelsea-Galatasaray
maçı) yerde o gülebiliyor...

Çünkü;
futbolda yok öyle sezon boyunca oynadığın resmi maçların tamamına ayrı ayrı
kadrolarla çıkıp da başarı beklemek...
Hele
hele bir de her maçta, hatta maç içinde zırt pırt oyun siteminde değişikliğe
gidip de başarılı olmak...
Rotasyon
dedikleri bu değildir, nice Teknik Direktör de böyle yapmamıştır. Yani,
futbolda yok böyle bir şey...
Bir
teknik direktörün takımını tanıması, hangi futbolcunun hangi mevkide daha
verimli oynayabileceğini öğrenmesi, takımının (Tabi elindeki futbolculara göre) hangi oyun sistemi ile oynarsa daha
başarılı olacağını öğrenmesi koca bir sezon sürmez...
Sürerse
de olacağı budur. Yani Galatasaray’ın şu an içine düştüğü durumdur...
Hele ki bir Teknik
Direktör bu denemeleri son iki yılın şampiyonu, Süper Kupa sahibi, Şampiyonlar
Liginde Çeyrek Final oynamış bir takımda yapıyorsa bu asla kabul edilemez...
Ama,
kendisinin de dediği gibi (Bu bir iftira
falan değil, bir gerçek) eğer başkan futboldan anlamıyorsa ve o bile inanarak
getirdiği Teknik Direktör’e kalkıp da "Takımı değiştirme, kazanan
takımı bozma" uyarıları
yapacak hale geldiyse varın durumun vahametini siz anlayın...
Ama, karşısında böyle bir başkan bulan bir Teknik
Direktör de kalkıp “Geleceğin
Galatasaray’ını yaratmak istiyorum. Bunun için de hangi futbolcunun nerede daha
faydalı olacağını görmem lazım. Belki bir futbolcu farklı bir pozisyonda daha
verimli oynayabilir. Ayrıca herkese şans vermek istiyorum. Oyuncuların
heyecanını düşürmemek gerekli. Futbolcuların bu heyecanı yaşaması ve formayı
eşit dağıtarak oyuna, takıma katılmaları adına bu uygulamaya gidiyorum. Bu
olmadan da her futbolcu hakkında doğru bilgi sahibi olamayız. Gelecek adına bu
olmadan olmaz.”
diye konuşması, buna karşılık da Başkan’ın Mancini’yi korumak adına Teknik
Direktörü için “DENEME-YANILMA”
yöntemi ile futbolcularını tanıyacağını, bu sezon ki durumun normal kabul
edilmesi gerektiğini söylemesi de sanırım bir tek bizde olur...
Evet, kim ne düşünürse düşünsün, kim ne
derse desin başkan’ın işte bu tercihleri sayesinde Galatasaray bu günkü duruma
gelmiştir...
Yani, çok rahat şampiyon olabileceği
bir sezonda şampiyonluktan haftalar önce kopmuş, hele hele ikinciliği ise
herkesin GARANTİ gördüğü bir dönemde an itibarı ile Beşiktaş ile ikincilik
mücadelesine girişmiştir...
Ve
Galatasaray’ın şu anki durumu gelmesinde Mancini’in suçu bana göre Başkan’dan
çok daha azdır. Neticede Mancini bir profesyonel ve bu mesleği para için
yapıyor. Ama belli ki onda bizlere ters gelen bir şeyler var. Bir eksiklik
var...
Çünkü şampiyon
olabilmek, başarıları yakalayabilmek için öncelikle takım olmak, takım
olabilmek için de bir takım duyguların bir araya gelerek büyümesi ve arzu
edilen sinerjinin yaratılması gerekir...
Takım oyunlarında
bütünlük çok önemlidir...

Şu
an itibarı ile kurumsallaşma adına yapılan her uygulama ters tepmiştir...
Her şeyin para ile
yapılamayacağını, takım olmanın, istenen sinerjinin yaratılmasının bir takımı
çok başarılı yapabileceği özellikle Galatasaray’ın Kadın Basketbol Takımı
kendisinin en azından iki katı bütçe ile kurulmuş Fenerbahçe’yi 3 finalde
yenerek göstermiştir...
Hele hele Galatasaray Odeabank’ın EuroLeague Kadınlar
Yarı Finalinde elediği güçlü Ekaterinburg’un bütçesini ise hiç söylemeyelim...
Ama, işte burada
liderin önemini belirtmek gerek.
Yani, Mancini
Galatasaray Futbol Takımında asla bir Ekrem Memnun olamadı...
------------------------------------------
Bugün futbolu takip
eden herkes bilir ki her hangi bir Teknik Direktörün teslim aldığı bir takımı
yakından tanıması için gereken süre asla aylarca, onlarca hafta, yüzlerce
antreman sürmez...
Bir
Teknik Direktör en fazla 1-2 ay içinde, 5 bilemedin 10 maç ile takımda kim
nerede, hangi mevkide, kimlerle birlikte başarılı olur, hangi taktikle oynarsak
bu takım çok daha başarılı olur rahatlıkla çözer, çözmelidir de...
Hele
ki hazır, iki yıldır şampiyon olmuş, şampiyonlar liginde çeyrek final oynamış
bir takıma geldiysen bu iş çok daha kolay ve çabuk olmalıdır...
Ama,
her şey bir kenara asla inkar edilemeyecek bir sonuç var ki BAŞKAN’ın bu
tercihleri Galatasaray’ı bu günkü duruma getirmiştir. Kesinlikle o DÖRDÜNCÜ YILDIZI takmamıza engel
olmuştur...
Dediğim gibi
Mancini mutlaka kaliteli bir Teknik Direktördür. Çünkü CV’si bunu söylüyor. Kim
ne derse desin background’u
sağlam...
Ada,
bu işi profesyonelce yapıyor. Yani serde Galatasaraylılık yok. Ezeli rekabetten
bi haber. Ülkedeki frofesyonel şikecilerin ne işler çevirebileceğini hiç
bilmiyor. Hele FENERASYON denilen F.Bahçelilerin ve Kurullarının neler
yapabileceğinden haberi bile yok....
Yani, neticede Mancini tekrar İngiltere’ye gider,
İtalya’ya döner yine kendine bir takım bulur çalıştıracak. Hatta gider oralarda
çok da başarılı olabilir, nice şampiyonluklar kazanabilir...
Yalnız
bir gerçek var ki Mancini eğer Galatasaray’da devam ederse kendisinin en ufak
ama en ufak bir hata yapma lüksü yoktur. Olmayacaktır da. Çünkü ona o fırsat
asla tanınmaz...
Ligde
alınacak olası birkaç kötü sonuç halinde tüm Galatasaray taraftarları kendisine
her zamankinden fazla yükleneceklerdir...
Çünkü
o bana göre taraftarların gönlündeki yerini (Başkan ve adamlarını(!) saymıyorum, gerçek taraftarlardan
bahsediyorum) Chelsea ile yaptığımız rövanş maçında yedek kulübesinde
ayaklarını uzatıp da şen şakrak kahkahalar atarken tamamen kaybetti...
Bilmiyorum
içinizde takımı mağlup durumda iken, hele hele şampiyonlar liginden elenirken bu
derece rahat bir Teknik Direktör gördünüz mü?
Şahsen
ben hiç hatırlamıyorum...
Ve,
ben hayatım boyunca bir Teknik Direktörün oyuncu değişiklikleri sırasında
sahadaki taktik değişiklikleri elinde bir pusula ile futbolcularına ilettiğine
şahit olmadım...
Bence,
Mancini’nin Galatasaray sevdalılarının gönlündeki yeri bitmiştir.
Bundan
sonraki süreçte Mancini hiçbir şey kaybetmez. Olan kesinlikle Galatasaray’a ve
Galatasaraylılara olur bence...
İnanıyorum ki
Başkan’ın da umurunda olmaz.
O zaten
Galatasaray’daki misyonunun dönem sonunda biteceğini ve ondan sonra hayatında
Galatasaray’ın yeri olmayacağını çoktan deklare etti bile...
------------------------------------------
Arkadaşlar,
Hepimiz
biliyoruz ki günümüz futbolu artık fizik gücü yüksek takımlardan oluşuyor.
Maçları genelde teknik futbolcuları yanında kondisyonu iyi olan takımlar
kazanıyor...
Ve
bugünkü futbol anlayışına göre dünyada hiçbir takım koşmayan bir-kaç futbolcuyu
taşıyamaz...
Takımda
koşmayan, pres yapmayan, arkadaşlarına yardımcı olmayan futbolcular çoğaldıkça
takımların zaferler kazanmaları zorlaşır, hüsrana uğramaları kolaylaşır...
Galatasaray’ın
kaybetmesinin, hüsrana uğramasının sebeplerinden birisi de budur...
Maalesef
bazı futbolcular koşmadı. Dedik ya takım olamadık...
Biraz
takım olduğumuz, herkesin birbirine yardım ettiği bazı maçlarımız oldu onlarda
da sonuç ortada zaten..
Yani,
Galatasaray dinamiklerini harekete geçiremedi, var olan potansiyelini
kullanamadı...
Tabi
bunun ucu da aslında Mancini’ye dokunuyor.
Çünkü;
Mancini’nin
yaptığı denemelerden dolayı pek çok maçta yanlış oyuncu tercihleri, sistem
tercihleri ve oyuncuları ne yapacaklarını görmek için başka mevkilerde denemesi
ve pek tabi bazı oyuncuların bu süreçte eski verimlilikten uzakta kalması
Galatasaray’ın bu günkü duruma gelmesinin başlıca nedenlerindendir...
Her
şey o kadar üst üste geldi ki, sanki domino etkisi yaptı en başta ve sonrasında
yapılan yanlışlar...
Yanlış
yanlışı doğurdu ve geçmiş olsun bu haldeyiz işte...
Tekrar ÜNAL
AYSAL-FATİH TERİM arasındaki süreçte yaşananları buraya taşımanın anlamı yok.
Bana göre herkes kaybetti ama en çok kaybeden de Galatasaray oldu...
------------------------------------------
Başkan,
derin Galatasaray tarafından alelacele aday gösterildiği için kurduğu acil
yönetimden asla memnun olmadı...
Yaptığı
teşhisler doğru olsa da stratejileri de politikaları da hep yanlıştı...
Daha
öncelerde de defalarca dediğim gibi Fatih Terim Ünal Aysal için en doğru
tercihti ve Terim’i takımın başına getirerek en doğru kararı vermişti başkan...
Ama
Fatih Terim’e hep şüpheyle baktı başkan. Asla kafasındaki Teknik Direktör
olmadı.
Hatta
bazı yöneticilerin de bulunduğu bir ortamda Fatih Terim için,
"Bize ilkokul, ortaokul, hatta lise
de okutur. Ama üniversite okutamaz. Bize üniversite okutacak bir hoca
lazım" dediği hep konuşuldu. Kimse de bu sözleri inkâr etmedi...
Yani
Fatih Terim, başkan Ünal Aysal’ın Galatasaray’da kurmak istediği yönetim modeli
için kafasındaki en büyük engeldi...
Aslında
TERİM’e de işte sırf bu yüzden operasyon yapıldı...
Tabi
bunun için de önce yavaş yavaş bir kaos ortamı yaratıldı...
Çünkü,
Ülkemizde radikal kararlar alabilmek için maalesef önce kaos ortamları yaratmak gerekiyor. Bu hep
böyle olmuştur Türkiye’de. Kaos bir yönetim modeli haline gelmiştir...
Ama,
Ünala Aysal TERİM’e en azından verdiği hizmetler için teşekkür etmesini
bilseydi, bunu becerebilseydi, onu onore ederek sezon başlamadan
Galatasaray’dan ayrılmasını sağlayabilseydi en azından (Benim için önemli olan Galatasaray’ın kazancı veya kaybıdır)
Galatasaray bu kadar zarar görmezdi....
Galatasaray
seyircisi bu derece ikilem yaşamazdı...
Fatih
Terim’i gönderebilmek için her şey yapıldı.
Futbol
dünyasında çok güçlü olan, taraflı, tarafsız herkes tarafından sevilen, sayılan
Fatih Terim’i gönderebilmek için önce onu başarısız kılmak gerekiyordu, hatta
biraz da Galatasaray’lı taraftarların gözünden düşürmek gerekiyordu...
Bunun
için ne gerekiyorsa yaptılar.
Hatta,
TERİM’i gönderebilmek, onu başarısız gösterebilmek için takımı başarısız
kılmayı bile göze aldılar...
İşte
o yüzdendir ki TERİM’in istediği futbolcuları değil de öncelikle kendi
istedikleri futbolcuları transfer ettiler...
Kesinlikle iyi bir sol bek ve kaliteli bir sol ayaklı
stoper transferi ile bu takım uçacakken gittiler çiçek-böcek-çilek diyerek önce
Drogba ve sonrasında da Sneijder’i transfer ettiler...
Drogba ve peşinden Sneijder trasferleri Fatih Terim’in
bütün sistemini, düzenini ve takım hakimiyetini yok etti...
Bunu
zaten ilerleyen süreçte gördük, yaşadık...
Daha
sezonun 2. Yarısında yaşanan bazı olaylar sezon sonunda ve de önümüzdeki
sezonda yaşanacakların habercisi idi adeta. Galatasaray’ın TT Arena’daki
Orduspor ve Mersin İdman Yurdu maçları sürecin habercileridir. Doğru okumasını
bilen için çok şey ifade eder o maçlar...
Fatih
Terim bu maçlarda bütün varlığını ortaya koymuş ve bir defa daha kazanmıştır.
Yani
geçen Ağustos ve Eylül aylarında yaşanan kaotik süreç tamamen Fatih Terim
üzerine kurgulanmıştır bence...
Bütün
bunlar yaşanırken futbolcuların durumdan haberdar olmaması elbette düşünülemez.
Sadece haberdar değil etkilenmemiş olması da...
İşte,
Mancini gibi bir profesyonel böylesine kaotik bir ortama geldi. Yeni bir ortam,
sorunlu bir ortam. Üstelik de daha önce birkaç kişi ile yapılan pek çok şey
Mancini’nin omuzlarına yüklendi ve yaşanan sorunları tek başına çözmesi ve bu
arada da Galatasaray’ı başarıya götürmesi beklendi.
Neticede
başkan’a göre ne de olsa Galatasaray’a Üniversite’yi okutacak bir hocaydı
Mancini...
Mancini’ye
gerçekten sabır gösterilmeliydi ve gösterildi de...
Ama,
Mancini neredeyse bir sezondur başında bulunduğu Galatasaray’da her şeyi berbat
etti...
Taraftarların
gerçekten sabrını tüketti.
Bundan
sonra atılacak her yanlış adım Mancini ile Taraftarın arasını daha da açar...
Eğer
kalırsa dilerim bu deneme yanılma işlerini bir kenera bırakır da artık kadroyu
istikrarlı bir şekilde kullanmaya başlar...
Ama,
ben ondan da şüpheliyim.
Neden
biliyor musunuz?
Oynadığı
resmi maçların tamamında hep ayrı ayrı 11’ler sahaya sürmesini bir kenara
bırakırsak Mancini’nin özellikle Ceyhun Gülselam ve Hakan Balta tercihleri
Galatasaray’ın gelecek günleri adına pek de olumlu düşünceler sağlamıyor
insanda...
Hele
hele Galatasaray’ın Eskişehir spor ile oynanan Kupa finalindeki rezil futbolu
ve Mancini’nin tercihler itam bir felaketti...
Eğer
Eskişehirspor’dan sadece Erkan bencillik yapmadan futbol oynasaydı biz o kupayı
asla alamazdık....
Çünkü
sahada yine korkunç ama sadece Galatasaraylıları değil tüm futbolseverleri
şaşırtan Mancini tercihleri vardı...
Düşünebiliyor
musunuz, elinde öncelikle o mevkide oynayacak Sabri, Eboue, Hamit, Veysel, Salih Dursun, hatta gerektiğinde o
mevkide oynayan Chedjeu varken gidip
de Semih’i sağ bek oynatmak nasıl bir akıl işidir anlayan varsa beri gelsin....
O
defans her türlü kurulurdu da o şekilde kurgulanmazdı...
Ama,
biliyorum ki her ne yaparsa yapsın Aysal’ın yaptıklarını destekleyenlerin ve
Mancini’severlerin bu uygulamalara kendilerini tatmin edecek verecek cevapları
mutlaka vardır...
Çünkü,
onlara göre ömrünün 40 yılını Galatasaray ile iç içe geçiren, Galatasaray’a
nice şampiyonluklar, sayısız kupalar kazandıran Terim Galatasaray’ı satmıştır(!)
da Galatasaray’ı şu an yaşadığı rezil duruma getiren ve Galatasaray’a ne olursa
olsun asla üzülmeyecek olan Mancini’ye sahip çıkılmalıdır...
Üstelik
de hep “Benim için başarı, başarı,
başarı” diyen Ünal Aysal’ın da katkıları ile...
------------------------------------------
Aslında
biz Galatasaraylıları en çok üzen şey emin olun şampiyonluğun kaçması değildir.
Çünkü dünyada hiçbir takım yoktur ki her sezon şampiyon olsun. Bazen şampiyon
takımlar da tökezler. Dünyanın en iyi takımları da kötü günler geçirir. Ama bu
genelde şanssızlıklardan, hiç hesapta olmayan sakatlıklardan ve bazen de fahiş
hakem hatalarından olur bu işler...
Ama,
biz Galatasaraylıları üzen bu şampiyonluğun kesinlikle aptalca nedenlerle ve bi,le bile yaptığımız hatalardan
dolayı kaçırılmış olmasıdır...
Evet,
şampiyonluk göz göre göre avuçlarımızın içinden uçup gitmiştir...
Hani
Mancini’yi yüceltmek için Fatih Terim’e belaltı vurmaya çalışan bazı boş
beyinliler gibi aptalca bahaneler ortaya koymanın anlamı yok...
Bu
takım geçen sezon da şampiyon olduğunda ben dahil pek çok kişi aslında o sezon
kötünün iyisi olduğumuz için şampiyon olduk diye yazmıştık.
Yani,
Fatih Terim ve Galatasaray’ı her zaman ve şartta yere göğe sığdıramayanlar var
ya işte onlardan olmadık hiçbir zaman...
Yanlış
yaptığında da eleştirdik. Ama ona yapılan yanlışlar karşısında da yanında
olduk, doğrularında hep destekledik...
Yani,
aslında şampiyonluğu kaybetmemizin başlangıç serüveni yukarıda da bahsettiğim
üzere Aysal-Terim gerginliğine dayanıyor...
Ama
yadsınamayacak bir şey varsa Fatih Terim bu takımı lig 8.liğinden aldı ve öyle
şampiyon yaptı. Yani dipten en tepeye çıkardı...
Peki
Mancini ne yaptı?
En tepede olan
ve bu sezonun da herkes tarafından mutlak favorisi gösterilen bir takımı,
üstelikde devre arasında inanılmaz bir transfer harcaması yapılmasına rağmen
ligde şampiyonluktan kopardı. Liderden hiç de azımsanmayacak bir puan farkı
yedi ve an itibarı ile Beşiktaş ile ikincilik mücadelesi veriyor...
Eğer
Trabzon deplasmanında 3 puan getiremez isek ligde 2. Olabilmek için Elazığspor’un
Beşiktaşı yenmesi için dua etmek zorunda kalacağımız da bir gerçektir...
Yani,
Türkiye Kupasını kazanmak asla bir başarı değildir, hiçbir Galatasaraylıyı da
avutmaz o kupa ve Mancini’yi de başarılı kılmaz...
Ben,
eğer bu sezon TERİM ile devam etmiş olsaydık, hele ki istediği bir iki
transferi yaparak yola çıkmış olsaydık iddia ediyorum ki kimseyi yanıltmaz ve
bu sezonu da şampiyon olarak tamamlardık. Hadi pek çok şansızlıklar yaşadık ve şampiyon
olmadık diyelim ama lig ikinciliğini ise en azından cebe koyardık diyorum...
Ve biz
Galatasaray olarak bu sezon yine şampiyon olmuş olsaydık halen rahatlıkla
dışarıda dolaşabilen, hatta stadyumlara gidip maç seyredebilen, kutlamalara
katılabilen Aziz Yıldırım ne
hale düşerdi biliyor musunuz?...
Bence, o taraftarlar
utanmadan sürdürdükleri “ADALETE FENER YAK” kampanyasını bir kenara bırakır
kulübü yakarlardı. Çünkü onlar zaten yakmaya çok alışık. Yaptıkları yapacaklarının
teminatıdır yani...
Artık yapacak bir
şey yok.
Önümüzdeki maçlara
bakacağız yani. Ama dilerim o maçlarda da Galatasaray’ın başında Mancini olmaz...
Yoksa ilk hatasında
Galatasaraylılar Florya’yı gerçekten basar...
Sevgi
ve saygılarımla,
Salih HÜROL
Yorumlar
Yorum Gönder