Atatürk ve Galatasaray Lisesi......


Özellikle Aziz Yıldırım göreve geldikten sonra Fenerbahçe'lilerin tüm kulüplere ve UEFA ve Süper Kupayı almasından sonra özellikle de Galatasaray’a karşı söylem ve eylemleri değişmeye başladı.....
Galatasaray’ın UEFA Kupasını ve hemen ardından da Süper Kupayı alması sonrasında bu eylemleri ve söylemleri sınır tanımaz oldu.....
Bir taraftan Asr-Fener gibi boyalı basın kitapları hazırlatıp UEFA ve Süper Kupa sahibi Galatasaray karşısında takımları Fenerbahçe’yi yüceltmek(!) için neler yapmadılar ki.
Bir taraftan Kurtuluş Savaşı öncesi İşgal Kuvvetlerinin gemicileri ile yaptıkları maçları bir kahramanlık destanı gibi etrafa yayıp, hatta yayınlayıp kazandıkları Harrington Kupasını bile Galatasaray’ın kazandığı ve Türk Halkını gururla sokağa döktüğü UEFA Kupasından daha büyük gösterme çabası içine girdiler. Hatta “Siz, UEFA Kupasını Harrington Kupası ile bir mi tutuyorsunuz?” sorusunu bile sormaya başladı densizler.....

Hatta bununla da kalmayıp şikeyi bu ülkeye Galatasaray’ın getirdiğinden (Ki o konuyu da işleyeceğiz) tutun da, İşgal yıllarında Galatasaray Lisesinin salonlarında toplantı yapılması sebebiyle Galatasaraylıları (Dikkat edin Galatasaray Lisesinden birilerini değil de tüm Galatasaray Liselileri ve Galatasaraylıları) Vatan Haini ilan etmeye ve bunun üzerinden de Galatasaray’ı itibarsızlaştırma çalışmalarına dalmışlardı tüm güçleri ile.....
Ama, hesap etmedikleri bir şey vardı. Çağımız iletişim çağı idi ve artık pek çok bilgiye ulaşmak bir o kadar da kolaydı......
Ve bazen attığınız iftiralar karşısında yapılan araştırmalar sizlerin gerçek yüzünüzün ortaya çıkmasına, çok daha fazla rezil olmanıza sebep olabilirdi. Nitekim ülkemizde pek çok futbolsever Fenerbahçe ile ilgili o kadar çok saklanan, sümenaltı edilen bilgiye ulaştı ki bu iftiralar aslında kendilerine çok pahalıya patladı....

Bugün pek çok gazetenin eski nüshaları digital ortama atılmış bulunmaktadır. Yani pek çok bilgi ve belgeye ulaşmak o kadar kolaydır ki mesela; Galatasaray dediğiniz gibi geçmişte şike yaptı ise, şikeyi bu ülkeye Galatasaray getirdi ise onu rahatlıkla belgeleyebilir, en azından gazetelerde yayınlanan dedikodularına ulaşabilirsiniz ve “HAYIR, EN ŞİKECİ SİZLERSİNİZ” diyenlerin gözüne sokarsınız.....
Zaten bu ŞİKE konularına, şikeyi bu ülkeye kimlerin getirdiği konularına da sırası geldiğinde uzun uzun değineceğiz.
Şimdiki konumuz sadece Galatasaray Lisesi, Galatasaraylılar Vatan haini mi?, Atatürk’ün Galatasaray ile ilgili bir laneti var mı? Eğer varsa Atatürk Galatasaray Lisesini mi, Galatasaray Liselileri mi yoksa Galatasaray Kulübünü mü lanetlemiştir ya da aslında kimler neler yapmıştır da Mustafa Kemal Atatürk onlar için Cumhuriyet Düşmanları demiştir onları gözler önüne sereceğiz inşallah....
----------------------
Her şeyden önce insanların ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması gerekir.
Ama öyle bir dünyada ve öyle bir zamanda yaşıyoruz ki "Bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmazsa o memleket batar” sözlerinden de anlaşılacağı üzerine biz Galatasaraylılar adına o vakit gelmiş de geçiyor bile.....
Her şeyden önce bilinmelidir ki,  ne ben ve ne de milyonlarca Galatasaray’a gönül vermiş taraftarın çok çok büyük bir çoğunluğunun Galatasaray Lisesi ile uzaktan yakından ilgi ve alakası yoktur...
Herkes bilir ki Galatasaray Kulübünde Galatasaray Lisesi mezunları idari anlamda çoğunluktadır belki ama taraftarların çok ama çok büyük bir çoğunluğu Galatasaray Kulübü taraftarıdır. Ve bunların hiçbirisi de Galatasaray Lisesi yüzünden Galatasaray taraftarı olmamışlardır....
Bizler Galatasaray Lisesini sadece gönül verdiğimiz takım o lisede kurulduğu için severiz. Kulübümüzün, yüzlerce yıllık mazisi olan, padişahlarımızın kurduğu ve ülkemiz tarihinde önemli bir yeri olan böylesine büyük bir ilim ve irfan yuvasında kurulduğu için de özellikle gurur da duyarız.....
Çünkü bu ülkede böylesine köklü bir mazisi olan başka bir okul göremezsiniz....
Biz Galatasaraylılar tarihimizden asla utanmayız, bilakis gurur duyarız. Hatta kurucularımızın adlarını yaşatmak için, büyük sporcularımızı unutmamak için onların isimlerini tesislerimize veririz....
Öyle kurucu başkanlarını bile bilmeyen, kurucularının adını her hangi bir tesisine veremeyen başka kulüplere benzemeyiz....
----------------------
Kulüp olarak Galatasaray’da eleştirilebilir, Galatasaraylılar da eleştirilebilir.
Ama Galatasaray’ı eleştirirken dolaylı yollara sapmayacaksınız. Çünkü Galatasaray’ı kötüleyelim derken aslında kendi tarihinizdeki rezillikleri ortaya koyuyorsunuz, tarihinizi yazanları da küçültüyor, kemiklerini sızlatıyor, günahlarını alıyorsunuz....
Ama aslında sizler en büyük hakareti bizzat ATATÜRK’e yapıyorsunuz. Çünkü onun yapmadığı şeyler, söylemediği sözler üzerinden giderek en başta ona hakaret ediyorsunuz....
Evet doğrudur, Mustafa Kemal ATATÜRK ‘NUTUK’ da birilerine lanet etmiştir.
Ama o lanet ettiği ne Galatasaray Lisesidir ne de Galatasaray Kulübüdür.
İşte Fenerbahçelilerin aslında anlamadığı  ve laf kalabalığı yaparak Galatasaray’ı itibarsızlaştırmak istedikleri olayın ana teması budur.....
Ve belli ki Galatasaray ile ilgili o sözleri söyleyenler NUTUK’u hiç okumamışlardır....





















Ama aynı ATATÜRK birilerini isim vererek Cumhuriyet Düşmanları olarak adlandırmıştır. (Bakınız:NUTUK) Ve onlar Fenerbahçe’nin Başkanlarıdır....
Evet, Mustafa Kemal Atatürk Nutuk - Bölüm 18 /C ‘de bir de böyle şeyler söylemektedir direk hedef göstererek.
 *****Bütün bu yapılanlar, elbette Cumhuriyet'in başarısı ile sonuçlandı. Âsîler yok edildi.
Fakat Cumhuriyet düşmanları, büyük komplonun bütün safhaları ile son bulduğunu kabul etmediler. Alçakçasına son bir teşebbüse giriştiler. Bu teşebbüsler İzmir suikastı olarak kendini gösterdi. Cumhuriyet mahkemelerinin ezici pençesi, bu defa da Cumhuriyet'i suikastçıların elinden kurtarmayı başardı.*****

Kimisi Mustafa Kemal’i teslim olmaya ikna etmeye çalışmış, kimisi ona suikast tertipleyenlerin içinde bizzat yer almıştır.....
Ama kimse de Fenerbahçe’nin bir başkanının veya başkanlarının, yöneticilerinin yaptıklarından dolayı tüm Fenerbahçelileri vatan haini olarak görmemiştir....
Onlar sadece camiaların içindeki çürük elmalardır.

Atatürk’ün NUTUK’da söylediği sözler sadeleştirilmiş olarak aynen şöyledir;
"Yineliyorum; bize karşı ileri sürülen düşünceler yanlıştır. Bu gerçek, tarihçe ve mantıkça yanıtlanmıştır. Bu konuyu yalnız Batıya değil, dahası yurttaşlarımıza da önemli biçimde anımsatmak gereği duyuyorum. Çünkü seyrek olmakla birlikte üzülerek işitiyoruz ki ulusun tarihini okumamış ya da ulusal duygudan yoksun kalmış olması gereken kimi kişiler, yabancıların bize karşı ileri sürdükleri suçlamaları geri çevirmedikten başka yurtlarını, uluslarını suçlu göstermekten çekinmiyorlar. Bugün yine, sultanî mektebinin salonlarını bize karşı konferans verdirmek için yabancılara açık bulunduranlar var; bu gibilere lanet..." 

Şimdi bu sözlerden yola çıkarak Atatürk’ün Galatasaray Lisesinde görev alanları, o liseden mezun olanları, hatta yetmedi Galatasaray Kulübü taraftarlarını lanetlediğini söyleyerek Galatasaraylıları  ‘VATAN HAİNİ’ ilan etmek en basitinden adiliktir, bayağılıktır, şerefsizliktir......
Gerçekten de vatan’a ihanet etmek şerefsizliğin en büyüğüdür ama her normal, dürüst, onurlu ve şerefli insana göre de birilerine iftira atmak da şerefsizliklerin en büyüğüdür.....
Ve maalesef günümüzde bunu yapan şerefsizler var.....

Çünkü, Türkçe’yi birazcık iyi bilen birisi Atatürk’ün *****Çünkü seyrek olmakla birlikte üzülerek işitiyoruz ki ulusun tarihini okumamış ya da ulusal duygudan yoksun kalmış olması gereken kimi kişiler, yabancıların bize karşı ileri sürdükleri suçlamaları geri çevirmedikten başka yurtlarını, uluslarını suçlu göstermekten çekinmiyorlar.***** sözlerinde Galatasaray Lisesi ile ve Galatasaray Liselilerle ilgili en ufak bir iması var mı, yok mu anlar......
Atatürk’ün yanlış işler yapan kimi kişilerden bahsediyor bu sözlerinde.
Eğer birazcık aklı başında, tarihimizi birazcık karıştırmış olan birisinin Atatürk’ün aslında Damat Ferit Paşa ve avanesi ile onlar gibi kişilerden bahsettiğini rahatlıkla anlar....
Hatta tarihini birazcık bilen, Salih Kazrak Paşa ‘nın Mustafa Kemal’e gidip de ”İNGİLTERE’YE DİRENİP DURMAK GEREKSİZ VE TEHLİKELİDİR diyerek Milli Mücadeleden vazgeçmesini istemesi, teslim olmaya ikna etmeye çalışması ve Mustafa Kemal’in ona verdiği cevaplar aslında kimin, kimlerin vatan haini olarak kabul edilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir....

Sonraki bölümde ***** Bugün yine, sultanî mektebinin salonlarını bize karşı konferans verdirmek için yabancılara açık bulunduranlar var; bu gibilere lanet..**** diyor.


Atatürk’ün söyledikleri o kadar açık ki bazı kendini bilmez densizler bu sözleri nasıl oluyor da Atatürk sanki Galatasaray Lisesinde okuyan, görev yapan, çalışan, mezun olan, mezun olacak olan herkesi lanetlemiş gibi, sanki her Galatasaray Liseli potansiyel bir vatan hainiymiş gibi fütursuzca sallıyorlar her tarafta....



Ve de bu işi gerçekten hiç utanmadan, vicdanları hiç sızlamadan yapıyorlar. ASIL BU GİBİLERE LANET OLSUN.....

Kaldı ki, senin MECLİS-İ MEBUSAN’INI, karakollarını, kışlalarını, resmi binalarını, diğer pek çok okul binalarını,  hatta hastanelerini dahi işgal etmiş işgal kuvvetleriNE SENİN GALATASARAY LİSESİNİ AÇMAMAN MÜMKÜN MÜYDÜ ACABA?
O sıralar onu yapabilecek birisi var mıydı İstanbul’da?

Düşünebiliyor musunuz,
*Taksim kışlasına 237 İngiliz süvarisi,
*Cadde-i Kebir'deki Ayarlı Apartmanına 120 İngiliz piyadesi,
*Bursa sokaktaki Fransız okuluna 250 Fransız piyade ve topçusu,
*Tepebaşındaki Bevü oteline 150 İngiliz piyadesi,
*Polonya sokaktaki Fransız okuluna 250 İngiliz piyadesi,
*Posta sokaktaki Fransız okuluna 250 Fransız askeri,
*Tulumba sokaktaki eski Hukuk Mektebine 400 İtalyan piyadesi,
*Asmalı Mescit Kohut birahanesine 8 İngiliz piyadesi,
*Merkez Rıhtım hana 100 İngiliz askeri,
*Kuledibi hastahanesine 60 İngiliz askeri,
*İtalyan hastahanesine 70 İtalyan askeri,
*Şişli Fransız hastahanesine 10 Fransız askeri,
*Karaköy Fransız yetimhanesine 8 Fransız askeri,
*Mühendis mektebine 12 Fransız askeri,
*Bebek Darüleytam binasına 10 Fransız askeri,
*Rumelikavağı Topçu kışlasına 720 İngiliz askeri,
*Rumelikavağı Sarıtabya kışlasına 170 İngiliz askeri,
*Rumelikavağı Tellitabya kışlasına 42 İngiliz askeri,
*Yenimahalle kışlasına 25 İngiliz askeri,
*Büyükdere Çayırbaşı Askerlik şubesinde Yüzbaşı Ali'nin hanesine 12 İngiliz askeri,
*Büyükdere Bira fabrikasına 100 İngiliz askeri,
*Büyükdere Madam Hepi Hastahanesine 150 İngiliz askeri,
*Büyükdere İtalyan Salamon'un hanesine 175 İngiliz askeri,
*Bebek İtalyan okulu ve Cadde-i Kebir'de Lüksemburg sineması üzerindeki 124 nolu haneye 150 İngiliz askeri yerleştirilmiş olan işgal kuvvetleri isteseler senin Galatasaray Liseni işgal edemeyecekler....
Yani şu yukarıda belirtilen işgaller hiç olmamış da bazı fındık beyinlilere göre Galatasaray Lisesi işgalcilere kapılarını neden açmış mış......

Yani şu açıkça belli ki Atatürk’ün lanetlediği Ne Galatasaray Lisesidir ne de Galatasaray Lisesi mezunlarıdır....
Hele hele Galatasaray Kulübü hiç değildir.....

Ama, aslında Atatürk’ün lanetinden bahsederken bunu kimler için ve neden söylediğini bilmeyen cahillere de pek fazla bir şey söyleyemeyiz.
Çünkü tarihimizden ve gerçeklerden o kadar koptuk ki....
Milenyum çağında olmamıza, elimizin altında internet denilen bir nimet olmasına rağmen kendilerine ne verilirse afiyetle yiyen bir nesil yetişiyor maalesef....

Mustafa Kemal'in konuşmasında bahsettiği Mekteb-i Sultânî'deki konferans, Damat Ferit'in Sadrazam (Başbakan), Ali Kemâl Bey'in de Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) olduğu kabinenin iktidarda olduğu zamanda yapılmıştır ve Damat Ferit paşa  tarafından düzenlenmiştir.....
Ve tarihler Mustafa Kemal’in o tarihte İstanbul’da olduğundan bahsetmektedir....
(İsteyen başka kaynaklar da bulabilir ama bakınız: Refik Halit Karay,"Mütareke Dönemi Anıları").....

Yani, tekrar asıl konumuza gelirsek, ATATÜRK’ün NUTUK ‘da gerçekten birileri için lanet okuduğu, ama o sözleri Galatasaray Lisesi için söylemediği, hele hele GALATASARAY KULÜBÜ’nü hiç kastetmediği, o sıralarda belli mevkilerde görev yapan bazı çürük elmalar için söylediği o kadar açık ki ben asıl o sözler üzerinden Galatasaraylılara vurmak isteyenlerin edebinden, vatanseverliğinden, ecdadına olan saygısından şüphe eder, asıl ben bütün kalbimle onlara lanet okurum......
BANA GÖRE GALATASARAY KULÜBÜNÜ BU ŞEKİLDE APTALCA, SAÇMA SAPAN SÖZLERLE KÜÇÜLTMEYE, LEKELEMEYE ÇALIŞMAK AYIPLARIN EN BÜYÜĞÜDÜR, ŞEREFSİZCE YAPILAN EN BÜYÜK İFTİRADIR.....
----------------------
Yukarıda da dediğim gibi tarihini bilmeyen bu densizler aslında en büyük hakareti Mustafa Kemal Atatürk’e yapıyorlar.
Sonrasında o okulu kuran, (Devlet adamı yetiştirmek amacıyla II. Beyazıt tarafından 1481'de kurulmuştur)  kurulmasına vesile olan ecdadımıza, o okuldan mezun olan tüm insanlara hakaret ediyorlar.
Ölmüşlerin kemiklerini sızlatıyorlar.
Ve bunu da sadece ezeli rakipleri ve ebedi dostları(!!!!!) Galatasaray’ı küçültmek, itibarsızlaştırmak, Galatasaraylıları rencide etmek adına yapıyorlar.....
Bilmiyorum ama bir insanın Fenerbahçeli bile olsa bu kadar adileşmemesi gerek diye düşünüyorum...

EVET, Galatasaray Lİsesİ gibi stratejİk ve prestİjli okullar kurulduklarından bu yana tarİhİn bir çok olaylarına tanıklık etmİş ve hatta olayları bİzzat yaşamışlardır. Yaşadıkları talİhsİz olaylar okulların veya kurumların suçu değil o çatı altında o fİİLİ gerçekleştİrenlerİNdİr.

Çünkü bizler eğer yanlış işler yapanlar üzerinden görev yaptıkları kurumları da suçlamaya kalkarsak öncelikle o kurumlara haksızlık etmiş oluruz.
Yani Fenerbahçeli dostlarımızın(!) mantığı ile hareket edersek vakti zamanında Vatan Haini ilan edilerek asılan Adnan Menderes yüzünden çatısı altında görev yaptığı TBMM’nin de dağıtılması gerekirdi. Çünkü Adnan Menderes her ne yaptı ise o çatı altında yapmıştı.....
YANİ, Olaya böyle saçma bir şekilde bakarsanız suçlu olarak pekala TBMM'ni görebilirsiniz. Ama, tabi ki bu doğru değildir........
O yüzdendir ki kimse Başkanlığınızı yapan Salih Paşa’nın Vatan’a ihanet etmesini tüm Fenerbahçeliler Vatan Hainidir noktasında algılamıyor....
O yüzdendir ki Dr. Nazım’ın yaptıkları NUTUK’ta ATATÜRK tarafından “CUMHURİYET DÜŞMANLIĞI” olarak görülüyorsa da kimse Fenerbahçelileri Cumhuriyet Düşmanı olarak görmüyor....
O yüzdendir ki Başkanın Aziz Yıldırım sahte evrak tanzim ederek, Muayene’ye kendi yerine başkasını sokarak Askerliğe Elverişli Değildir (ÇÜRÜK) Raporu alıp askerlikten kaçtığı için tüm Fenerbahçeliler asker kaçağıdır muamelesi görmüyor....
O yüzdendir ki Aziz Yıldırım ve mahiyetindeki birileri yaptığı şikeler yüzünden ağır cezada yargılanıp ceza alırken kimse Fenerbahçelilerin tamamını şikeci olarak görmüyor, suçlamıyor. O yüzdendir ki Fenerbahçe şikeci bir kulüptür demiyor, sadece bazı Fenerbahçelileri suçluyor herkes........
----------------------
Evet, Mektep-i Sultani (GALATASARAY LİSESİ) üzerinden Galatasaray’ı küçültmeye, itibarsızlaştırmaya çalışan siz zavallılar öncelikle Mustafa Kemal’in zekasına hakaret ediyorsunuz.

Bahsettiğimiz insan Mustafa Kemal Atatürk beyler,
Unutmayın ki, hayatı cephede geçmiş, ömrü boyunca savaş içerisinde yaşamış, o cepheden bu cepheye koşuşturmuş, barışta bile iç savaşı bastırmış, isyanlarla uğraşmış, aydınlanması gerçekleşmemiş bir topluma demokrasiyi sindirtmiş, halifeliği kaldırmış, inkılaplar yapmış birisinden bahsediyorsunuz....
Böyle birisi için o Liseyi kapatmak çok mu zor idi?

Mustafa Kemal o kadar geri zekalı birisi miydi ki ‘VATAN HAİNİ’ yetiştiren(!) bir okulu 3 defa ziyaret etsin.
Mustafa Kemal o kadar aptalmıydı ki o size göre “LANETLEDİĞİ”  okula imzalı resmini yollasın.
Mustafa Kemal’in hiç mi kafası çalışmıyordu da Latin Alfabesi ile yazılmış (TARİHİ BİR BELGE sayılır) ilk resmi mektubunu Galatasaray Lisesi’ne göndersin....
Evet, artık bu ülkede Galatasaray düşmanlığı birilerinin gözlerini o derece kör etmiş ki Galatasaray’a ve Galatasaraylılara saldırmak için ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Galatasaray Lisesi’ni defalarca ziyaret ettiği, tarihteki belgeler ile sabittir....
Bilmeyenler için bir kez daha belirtelim ki Mustafa Kemal Atatürk Galatasaray Lisesi'ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki ziyaret etmiştir.

Hele, 1 Temmuz 1933 tarihindeki ziyareti Galatasaraylılar için, Galatasaray Lisesi'nin yaşadığı en büyük gündür. Çünkü Gazi Mustafa Kemal o gün okulda (ÜSTÜNE BASARAK SÖYLÜYORUM) tam BEŞ saat, 15 dakika vakit geçirmiştir. Bu süre içinde Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi mezuniyet imtihanlarına giren tam 9 (DOKUZ) talebeyi bizzat imtihan etmişleridir.....

Gazeteci Metin TOKER, Atatürk’ün Galatasaray Lisesine olan ilgisini aynen şöyle ifade etmiştir.
"Hiçbir lise Atatürk'ten böyle bir ilgi görmemiştir... Galatasaray, sadece 'Türkiye'nin Batı' ya açılan penceresi' değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur. Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz." derken Atatürk’ün o liseye bakış açısını zaten anlatmıştır......

Emin olun ki atatürk o lisenin Vatan Hainleri(!) yetiştirdiğini düşünseydi o liseyi asla ziyaret etmez, kahvesini içmez, imzalı resmini yollamazdı....

Hele hele,  Galatasaray Lisesini ziyaretlerinden birinde dönemin İç İşleri Bakanı (GALATASARAY LİSESİ MEZUNU) Şükrü Kaya ile aralarında geçen şu konuşmayı yapmazdı....
Şükrü Kaya müdür odasında ağırladığı Atatürk’e sorar:
- İstanbul'da bunca okul varken neden özellikle burası Paşam? Yoksa siz de 'bizden' misiniz?
- O da ne demek çocuk?
- Yani Galatasaraylı mısınız?
- Ben kulüp tutmam, çünkü hepsi 'benimdir'!, Sivil ve özellikle asker, toplumun tamamına hizmet edenler bir kulüp tutsalar bile bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde otoriteleri sarsılır. Tavsiye etmem.
- O halde niçin buradayız?
- “Çünkü burada Tevfik Fikret'i görür gibi oluyorum. Fırsat bulursam gene geleceğim, 'onun' öğrencisi olduğu ve müdürlük yaptığı bu irfan müessesesine... Hele 'odası'... Olduğu gibi korunması gereken paha biçilmez bir müzedir benim gözümde.” demiştir.....
----------------------
Mustafa Kemal Atatürk’ün HARF DEVRİMİNDEN SONRA İLK İMZALI VE RESMİ YAZISINI
GALATASARAY KULÜBÜ'NE GÖNDERMİŞ OLMASIDA MI birilerine bir şeyler ifade etmiyor acaba.
J

Yıl 1928 ,4 Eylül günü 'Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti kalemi Mahsus Müdüriyeti' başlıklı ve 'Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal ' imzalı 4/444 sayılı,ilk kez Latin harfli daktilo makinasıyla yazılmış bir mektup 'Galatasaray Terbiyeyi Bedenniyye Kulübü Reisi ve Sivas Mebusu Necmettin Sadık bey efendiye' geliyordu.

Üç yıldan beri üstüste hiç yenilmeden İstanbul Amatör Futbol Ligi Şampiyonu olan Galatasaray Futbol Takımı, 1928 yılı Ağustos ayının 31'inde, o zaman ki adı 'Tayyare Cemiyeti' olan bugünkü 'Hava Kurumu' tarafından ortaya konulan 'GAZİ BÜSTÜ' için karşılaştığı ezeli rakibi Fenerbahçe'yi: Ulvi Yenal, Mehmet Nazif Gerçin, Burhan Atak, Suphi Batur, Nihat Bekdik, Mithat Ertuğ, Mehmet Leblebi, Şadlı Alioğlu, Necdet Büyük, Kemal Faruki ve Muslih Peykoğlu 'dan kurulu on biri ile 4-0 yenmişlerdi.

O günlerde Galatasaray Kulübü başkanı bulunan Sivas Milletvekili ve o zamanların günlük gazetelerinden biri olan 'Akşam'ın sahiplerinden Necmettin Sadık (Sadak) sonradan 'Atatürk' diye anılacak Cumhurbaşkanı'na THK'ca ortaya konulan büstlerini kazanmaktan dolayı büyük kıvanç ve onur duyduklarını Türkiye'nin en büyük spor müzesindeki şeref köşesinde bu armağanı saklayacaklarını,tüm Galatasaraylıların 'Gazi Mustafa Kemal Paşa' hazretlerine duydukları sonsuz sevgi ve saygılarını, daima emirlerine amade olduklarını 1 Eylül 1928 günü bir mektupla arz etmişti.

Atatürk, en büyük devrimlerinden biri olan 'Yeni Türk Alfabesi'nin kabul edildiğini, 9 Ağustos gecesi Sarayburnu'nda verilen bir yemekte ilan etmişti.

İşte Mustafa Kemal'in yeni Türk alfabesinin kabul edildiğini bildirmesinden tan 26 gün sonra Latin harfli bir daktilo ile Atatürk tarafından yazdırılarak, Cumhurbaşkanı sıfatıyla imzaladığı ilk resmi yazı Galatasaray'a yazılmıştır.

Mektupta aynen şöyle yazmaktadır :

"Mektubunuzu aldım.Türk gençliğinin spor sahasında da gösterdiği kabiliyet ve faideli faaliyeti takdir-le müşahede ve takip ediyorum. Hakkımda ibraz buyurulan asar-ı muhabbetten mütehassıs oldum.Teşekkür ederim efendim."

Reis-i Cumhur
Gazi Mustafa Kemal
----------------------
Evet,
Mustafa Kemal Atatürk, bir sonraki ziyaretinde okulun şeref köşesinde duran büstünü ve harf devrimi sonrasında yazdırıp imzaladığı mektunu büstünün yanında görünce Ruşen Eşref’e dönerek;
" Bu kıymetli müzeye fotoğrafım lazım, imzalayıp vereyim" demiştir.....
12 gün sonra bir yaveri aracılığı ile gönderdiği boylarına yakın olan fotoğraflarının üzerine Büyük Önder, okul ve kulüp gözetmeksizin büyük bir incelik göstererek şunları yazarak yazarak imzalamışlardır:
"14.XII.1930 GALATA SARAYA - GAZİ M. KEMAL"

Yurdumuzda hatta dünyada bir eşi daha bulunmayan Galatasaray Müzesi ve Arşivinin şeref köşesinde asılı duran bu çok kıymetli fotoğrafı ile birlikte Atatürk'ün içtiği kahve fincanı telvesi ile su bardağı, imzaladığı hatıra defterleri ve 4.9.1928 günü ilk latin hafleriyle yazdığı ve imzaladığı tarihi mektubu hala vitrinli bir dolapta muhafaza edilmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu okulu, dolayısiyle Galatasaray Kulübünü lanetlemesine imkan var mı?
Sizin beyinleriniz bu kadar mı sulandı?.....
----------------------
Mustafa Kemal Atatürk özellikle Galatasaray Lisesini neden lanetlemez bilir misiniz?
Çünkü kendisi Galatasaray Keşşaflarının Başbuğu olmuştur....

Yüzyılın başında 'Keşşaflık' da denilen İzcilik örgütleri de çok kurulmuştur. Bu çalışmalar, önce Edirne Muallim Mektebi ile Galatasaray ve İstanbul Sultanisinde başlamıştır.Ancak Balkan Savaşı bu ilgiyi dağıtmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Galatasaraylıların kurduğu 'Keşşaf ' örgütünün 'Reisi' olması Galatasaraylılar için unutulmaz bir hadisedir...

Şöyle ki;
Atatürk'ün Galatasaray'a olan aşinalığı bilinenden daha öncelere dayanıyordu. 1915-16 yıllarında Osmanlı Güç Dernekleri, İzci Dernekleri, ardından da Genç Dernekleri Müfettiş-i Umumisi Miralay Mustafa Kemal, 1914 yılında Türkiye'de ilk defa kurulan Galatasaray Keşşaflarının (İzci) BAŞBUĞU olmuş 1923'te Cumhuriyet'in ilanında oymak beyi Adnan Akıska, Galatasaraylı keşşaflarla Atatürk'ün huzurunda bulunmuştu. (Fotoğrafları mevcuttur)
----------------------
Ey gafiller sürüsü,
Sizler aklınız sıra Galatasaray Kulübünü kazandığı başarılar karşısında itibarsızlaştırmak, aklınız sıra küçük düşürmek için çabalıyorsunuz ve bunu yaparken de iğrenç yollara başvuruyorsunuz....
Hepimiz biliyoruz ki bu durum Ali Şen’in “Fenerbahçe düşmanları” sözleri ile başlayıp Aziz Yıldırım döneminde “Fenerbahçe ve Diğerleri” olarak özellikle Galatasaray Kulübü üzerine oynanan apayrı bir kampanyanın ürünüdür....
Yanlış bir tercihtir ve gerçekten de o okulu kuran, yaşatan ecdadımızın, o okulda okuyup da bu vatan için şehit olmuş evlatların kemiklerini sızlatmaktadır.....
Bana göre bu iftirayı atandır, bu iftirayı yayandır asıl vatan haini olan.....

Çünkü;
Kuruluşu yüz yıllar öncesine giden, Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin oğlu, Yavuz Sultan Selim Han’ın babası, Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Han’ın da dedesi 2.Beyazıt Han kurduğu bir okuldan bahsediyoruz burada......
Ve kimse de kalkıp benim ecdadıma laf söy-le-ye-mez.  Bizler geçmişimizi acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle kabul eden insanlarız. Geçmişine sahip çıkmayan toplumların ne hale geldiklerini görüyoruz….
Söylediklerinin nereye çıktığını bilemeyecek kadar zavallı insanların(!) en büyük Osmanlı İmparatorlarından Sultan 2. Beyazıt Han tarafından kurulan bir okula, Mekteb-i Sultaniye’ye sırf Galatasaray o okuldan doğdu diye, cümle arasında da olsa, kin kusmak etik; ecdadımıza laf sokuşturmak da kimsenin haddine değildir.

Hele hele, kendi kurucularının direk olarak Fransız Rahipleri Cemiyeti'ne bağlı Saint Joseph, Robert College ve Galatasaray Lisesi mezunları olduğunu unutup Galatasaray Lisesinde verilen Fransızca eğitimden dolayı “GALATASARAY’I FRANSIZLAR KURMUŞTUR” diyerek olmayan akılları sıra Galatasaraylıları can alıcı noktalarından vurduğunu sanan özürlülerin hiç haddine değildir..... 
O bahsettiğiniz okul ki 532 SENEDİR BU ÜLKENİN, 108 SENEDİR DE GALATASARAY TARAFTARININ GURURUDUR…..
  • Galatasaray Lisesi özel okul değildir, Fransız mektebi hiç değildir. Devlet okuludur, sonradan vakıf üniversitesi olmuştur, yani bir Türk mektebidir.
    Başka hiçbir kulüpte olmayan yazılı kaynaklar, arşivler bu kulüptedir. Bu camianın nereden gelip, nereye gittiği bellidir. Yetiştirdiği büyük devlet adamları bellidir.
  • Tarihi masa başı efsanelere dayalı olan oluşumlarla alakası yoktur.
  • 1 Eylül 1868 yılında sultan Abdülaziz tarafından kurulan Mekteb-i Sultani, ilk kuruluş sebebine yakın bir sebeple, yine devletin önemli kademelerindeki eğitimli eleman açığını kapamak amacıyla hizmete başlamıştır.
  • Verilen laik eğitim yüzünden Galasaray Lisesi Ülkemizde batıya açılan pencere olarak bilinir.
  • Osmanlı'da Batılılaşma döneminin ve Tanzimat uygulamalarının bir sembolüdür o okul.

Galatasaray Lisesi için neden Batıya Açılan Pencere derler biliyor musunuz?.....
Onu da Bernard Lewis'in "Modern Türkiye'nin Doğuşu" adlı kitabının 121 - 122 sayfasından aktaralım. Bakınız:B. Lewis Modern Türkiye'nin Doğuşu 5. basım TTK 1993):

"Galatasaray Sultanisi, bir Batı dilinde orta derecede modern bir eğitim sağlama konusunda, bir Müslüman hükümet tarafından yapılmış ilk ciddi teşebbüstü. Diğer yeni bir özelliği de, Müslüman ve Hıristiyan öğrencilerin yan yana öğrenim görmesi, dini ayrılığın kaldırılmasına doğru bir adım idi. Modern Türkiye'nin yükselişinde Galatasaray Lisesi'nin etkisi çok büyük oldu... Galatasaray mezunları Osmanlı İmparatorluğu'nun ve ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin siyaset ve idaresinde hakim rol oynar duruma geldiler. Galatasaray Sultanisi'nin büyük oyun meydanları yoktu; fakat modern Türkiye'nin zaferlerinin birçoğu onun sınıflarında kazanıldı."......

İŞTE SİZİN AKLINIZ SIRA LANETLEDİĞİNİZ OKUL BÖYLESİNE BİR İLİM VE İRFAN YUVASIDIR......

Evet, şerefsizler, hainler, yüzsüzler, arsızlar, utanmazlar her toplumdan çıkabilir.....
Mesela,
Kuvvet Komutanlarından İlhami ERDİL ‘i bilir misiniz?
Yani bir Deniz Kuvvetleri Komutanından bahsediyoruz.
Ve bu adam Emekli olduktan birkaç yıl sonra hakkında Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu sırada haksız mal edindiği ve yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle dava açıldı. Yargılandığı davada mahkûm olan Erdil, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde cezaevine giren ilk kuvvet komutanı oldu ve rütbesi oramirallikten "er"e indirildi. 1 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 3 Temmuz 2008'de özgürlüğüne kavuşmuştu....
ŞİMDİ BİZLER ONUN YAPTIĞI BAZI YOLSUZLUKLARDAN DOLAYI TÜM ŞANLI ORDUMUZU MU SUÇLAYACAĞIZ?...
Genel Kurmay Başkanının istifasını, diğer kuvvet komutanlarının istifasını mı isteyeceğiz?.
Yani, zaman zaman Polislerimiz arasından, Öğretmenlerimiz arasından, hatta ve hatta savcılarımız, hakimlerimiz arasından çürük insanlar çıkabiliyor. Bunları hep gördük, yaşadık çünkü.....
O kişilerin yaptıkları için görev yaptıkları kurumları suçlayabilir miyiz biz?
Ya da o kurumda görev yapan herkesi potansiyel suçlu, hain, hırsız, dolandırıcı, yanlış insan olarak adlandırabilir miyiz?
Olur mu böyle bir şey?.....

Yani neresinden bakarsanız bakın bu gerçekler ortada iken bunları (ÜSTÜNE BASARAK SÖYLÜYORUM) bile bile yapanların tamamı şerefsizdir bana göre....

Evet,
Belki bilmiyorsunuz ama Çanakkale Savaşlarına yolladığı askerler ve verdiği şehitler yüzünden bir dönem mezun dahi veremeyen o okulun şehitlerinin kemiklerini sızlatıyorsunuz.....
Sizler, YÜZ liralık kağıt paranın üzerine “Bedeli Çanakkale ‘de altın olarak tesviye olunacaktır.” diye yazarak Yahudi tüccardan ordumuz için alış veriş yapan Mehmet Muzaffer ’in ruhunu da rahatsız ediyor, kemiklerini sızlatıyorsunuz utanmadan....
Evet, sizler İNGİLİZ KEMAL (Asıl adı Ahmet Esat Tomruk) gibi işgal yıllarında çok büyük casusluk hizmetleri veren birisinin kemiklerini sızlatıyor, onların ruhlarına saygısızlık ediyorsunuz...
----------------------
Bakın beyler,
Birisi kalkıyor Mustafa Kemal’i Kurutuluş Savaşı için çıktığı yoldan döndürmeye çalışıyor, bir diğeri aşağıda okuyacağınız muhtıra’nın altına imza koyuyor ve suikast girişimlerinden dolayı Atatürt tarafından Cumhuriyet Düşmanlarından birisi olarak ilan ediliyor ama onlar kalkıp da Galatasaraylılara çamur atıyorlar o olmayan akıllarınca......
Üstelik de Mustafa Kemal Atatürk’ün Galatasaray Lisesine ve Galatasaray Liselilere karşı gösterdiği sevgi ve saygı da apaçık ortada iken yapıyorlar tüm bunları...
ASIL ONLARA LANET OLSUN DİYORUM BEN.....
----------------------
Bu arada bu yazdıklarım belki yeterli olmayabilir birilerine. Ama onlar isterlerse bir Başiktaş’lının ağzından hiç yorulmadan verdiğim linke tıklayarak asıl kimler neler yapmış, asıl kimlerin yüzüne tükürülmeliymiş, asıl kimler vatan hainiymiş dinleyebilirler....
Bakınız:Tuğrul Yenidoğan’ın ağzından Fenerbahçe Tarihi ve Yalanları. 1.Bölüm. http://www.youtube.com/watch?v=3v8WIlQp-nk  Diğer bölümlerin linkleri de hemen yanda çıkmaktadır.....
----------------------
İttihad ve Terakki'nin liderlerinden olan ve Fenerbahçe Kulübü'nün de başkanlığını yapan Doktor Nâzım Bey, 1918 Kasım'ında önde gelen diğer İttihadçılarla beraber Türkiye'yi terketmişti. 1921'de Batum'dan Mustafa Kemal Paşa'ya aşağıda metnini okuyacağınız muhtırayı yolladı, sonra memlekete döndü ama 1926'da yargılanarak idam edilmişti.

İşte, Doktor Nâzım'ın 1921 Eylül'ün de Küçük Talât Bey ve Halil Paşa ile beraber imzalayarak Büyük Millet Meclisi'ne gönderdiği ve aslı şimdi Türk Tarih Kurumu'nda bulunan muhtıranın günümüz Türkçesi ile metni:

1.) Kongre, Sakarya'da Yunanlıların başarısız kalmalarını şükranla zikretmekte, ancak ortaya çıkan vaziyetin düşmanın ve koruyucusu olan İngilizler'in barışı derhal kabul edeceklerini ihtimal dahilinde görmemektedir. Savaşın daha uzun müddet devam edeceğine inanan Kongre, memleketin bütün kuvvetlerinin zaferin ve istiklâlin elde edilmesine kadar bütün çabaların bu amaca yönlendirilmesinin ve elbirliği ile çalışarak en etkili tedbirlerin alınması gerektiğini düşünmektedir. 
2.) Kapitalist ve emperyalist düşmanların imha ve sömürü politikaları devam ederken, Ankara Hükümeti, İttihad ve Terakki mensuplarını tutuklamakta, memleketten sınırdışı etmekte ve gelmelerine de engel olmaktadır. Özgürlükleri sınırlayan, vatandaşların mukaddes haklarını kaldıran ve kanunlara da aykırı olan bu gibi hareketler hiçbir fayda getirmeyeceği gibi memlekette ikilik olduğu kanaati uyandırır.
3.) Kongre, memleketi şu anda yönetenlerin zafer elde etmek için her türlü kaynaktan istifade etmesini mecburi görmektedir. Ancak sözünü ettiğimiz tuhaf hareketlere artık son verilmesi ve vazifelerini meşru şekilde yerine getirecek olan partilere de engel olunmaması gerekmektedir. Böyle yapılması hem hükümetin, hem de halkın menfaatinedir.
4.) Savaş devam ederken bir başka partinin de vârolması asla bölünme demek değildir. Geçmişte yapılan hatâlar, bir gruba veya silâhlı güçlere dayanılarak hükümet edilmesinin mümkün olmadığını zaten göstermiştir. Dolayısı ile, İttihad ve Terakki'nin bu millî mücadeleye katılması ve Anadolu hükümeti ile beraber çalışması gerekmektedir.
5.) İttihad ve Terakki, İslâm İhtilâl Cemiyetleri Birliği'nin Türkiye'deki bağımsız teşkilâtıdır. Üyeleri her türlü kanun dışı bahanelerin ve yasakların dışında tutulmalı, memlekette meşrû surette çalışabilmeleri için kanunun kendilerine verdiği haklardan tamamen istifade etmelidirler.
6.) Kongre, Anadolu halkının üstlendiği millî mücadelede cepheyi güçlendirmek ve yağmacı işgal kuvvetlerine karşı zafer elde edebilmek için hiçbir ön şart ileri sürmeden yardımda bulunmayı millî ve siyasî bir görev kabul etmiştir. ...Türkiye'nin dışındaki girişimlerimizi Anadolu'nun menfaatine uygun şekilde yerine getirebilmemiz için, teklifimizi Büyük Millet Meclisi'ne bildirmeyi va tanî bir vazife görüyoruz. 8 Eylül 1921".
Yani şimdi tüm Türk halkı eğer bir Fenerbahçe’li mantığı yürütseydi çoktan Fenerbahçelileri VATAN HAİNİ ilan etmişti, onları tükürükleri ile boğmuştu...... 

NOT:Eğer içinizde Galatasaray ve Fenerbahçe tarihi ile ilgili olarak bilgi, belge yollayacak arkadaşlar olursa çok sevinirim...

Sevgi ile kalın.

Saygılarımla,
Salih HÜROL

Yorumlar

  1. sen önce Atatürk'ün nutukda fetösarayın vatan hainliğini açıkladığı kısmı oku sora bu yazdıklarını at tut geçmişte niko ve garyan ın günümüzde hakan,arif gibi vatan hainlerinin takımının taraftarı

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hakem Hataları, Arif Erdem ve Penaltılar…

ŞİKE ve ŞİKENİN PROFESYONELLERİ..!

1992-1993 Sezonu ve Ankaragücü-Galatasaray Maçı.....